Cordoba'da gece kalmayacağımız için 6. gün öğleden sonra Cordoba'dan hareket eden otobüsümüz Madrid'e doğru yola çıktı. Madrid'e vardığımızda yine panoramik bir şehir turu yapıldı. Bu şehir turunda Kraliyet Sarayı, İspanya Meydanı, Cervantes Anıtı, Plaza Puerto Del Sol Meydanı, Alcala Kapısı, Cibeles Meydanı ve Çeşmesi, Paseo Del Prado Bulvarı, Apollo Çeşmesi, Retiro Parkı, Gran Via, Castellana Caddesi, Plaza Mayor Meydanı görüldü.



(Plaza de Espana- İspanya Meydanı, Madrid'in en önemli meydanlarından biri. Meydanın arkasında solda ve ortada gözüken iki önemli bina var. Soldaki Torre de Madrid (Madrid Kulesi) diğeriyse Edificio Espana (İspanya Binası). Arkamızda ünlü İspanyol yazar Cervantesin anıtı var. Anıtın önünde de onun ünlü eserindeki iki karakter Don Kişot ile Sancho Panza'yı at ve eşek üzerinde gösteren bronzdan heykeller bulunmakta. Meydan, Kraliyet Sarayına yürüme mesafesinde.)



(Oğlum sıkı Ronaldo'cuyken ben Messi'ciydim. Arada sırada bu konuda tartışır, oğlumun bana Ronaldo'yu savunmasını zevkle dinlerdim. Son iki senedir Ronaldo'nun süper yetenekleri üzerine devamlı artı koyması yanında onun insan oğlu insan meziyetlerini okudukça ben de Ronaldo'cu oldum. Sonuçta Santiago Bernabeu önünde bu pozu vermemiz elzemdi!!!



(Sadece Madrid değil belki bütün İspanya'nın merkezi sayılan Puerto Del Sol Meydanına çıkan ve çok canlı bir cadde olan Calle de la Montera Caddesinin, yine Madrid'in en ünlü caddesi Calle Gran Via Bulvarıyla kesiştiği nokta. Tüm Madrid gibi bu mevkide turist kaynıyor. Arkada turistler, atlı polislere adres soruyor.)



(Burada da ilk fotoğraftaki gibi yine Calle de la Montera Caddesi ama bu sefer Madrid'in merkezi olan Puerto del Sol Meydanı ile kesişme noktası. İstanbul'un Taksim Meydanı ile İstiklal Caddesi gibi çok canlı ve çok kalabalıklar. Her yer turist kaynıyor.)



(Calle de Preciados Caddesi. Madrid'in merkezi denilen Puerto del Sol Meydanı ile Gran Via Caddesi arasında kalan ve her zaman cıvıl cıvıl olan üç büyük cadde var.. Bunlardan biri yukarıda adı geçen Calle de la Montera, ikincisiyse fotoğraftaki Calle de Preciados Caddesi.)



(Üçüncüsü de Calle del Carmen Caddesi. Her taraf alış veriş merkezi dolu. Dolayısıyla insan kaynıyor.)



(Ünlü Plaza Mayor Meydanı. Dikdörtgen şeklindeki meydanın tüm çevresi yine meydanın bu şekline uymuş dikdörtgen şeklindeki bir binayla çevrili. Alt katlar dükkan ve restaurantlarla dolu. Hem turistik hem de ticari, aynı bizim İstanbul'daki tarihi iş hanları gibi.)



(Puerta de Alcala kapısı Madrid'in doğusundaki şehre giriş kapısı. Neoklasik tarz da yapılmış. Plaza de la Independencia Meydanının tam ortasında bulunuyor.)



(Plaza de Toros de Las Ventas yani kısaca ve anlayacağımız şekilde Las Ventas Boğa Güreşi Arenası. Fas mimari tarzında yapılmış ve cephelerinde bolca seramik kullanılmış bir bina. Her pazar günü ve tatil günlerinde burada boğa güreşleri oluyormuş. Bir de 20 gün süren San Isidro Festivalinde her gün boğa güreşi varmış. Doğrusu hayvanlara eziyet eden her türlü aksiyon ve spordan nefret ettiğim için binanın içini merak etmedim. Arenada boğa güreşleri dışında, politik miting ve toplantılar ile konserlerde yapılıyormuş.)



(Önündeki Ronda de Atocha Caddesinden, Museo Nacional Centro de Arte Reina Sofia- (Kraliçe Sofia Ulusal Sanat Merkezi) Müzesine bakış. Bu müze İspanya'nın en önemli müzelerinden biri. 20 yy sanatçılarının resimleri sergilenmekte.  Özellikle Pablo Picasso'nun bir çok resmi bulunmakta. Pİcasso'nun 20yy en önemli resimlerinden biri sayılan Guernica burada. Tabloda 1937 yılında Nazi uçakları tarafından Bask Bölgesinin bombalanması resmedilmiş. Müzede, Picasso dışında Salvador Dali ve daha bir çok 20 yy sanatçısının tablo ve heykelleri de bulunuyor. Müze, Madrid'e gideceklerin muhakkak ziyaret etmesi gereken yerlerden biri.



(Reina Sofia Müzesi çıkışı arkadaşlarla poz veriyoruz. Gerçekten çok güzel ve çok büyük bir müze.)



(Prado Müzesine insanlarla birlikte ve sıra halinde kızımla yan yana girerken eşim de arkadan bu güzel fotoğrafı çekmiş.)