3. Gün: Sabah erkenden bindiğimiz tur otobüsümüzle Valencia'ya doğru yola çıktık. Güneye doğru indikçe artık Katalan bölgesinin aşağılarına doğru inmeye başlamıştık. Valencia'ya girdiğimizde ilk gözüme çarpan şehrin içindeki caddelerin iki yanında yükselen yüksek ağaçlar ve palmiyeler oldu. Valencia'da ilk gittiğimiz yer tarihi kapalı Merkez Pazar'dı. Bu pazarı çok beğendim. Pazardan meyva aldık. Dikkatimi çeken meyva fiyatlarının Türkiye'ye göre daha ucuz olmasıydı. Zaten gittiğimiz her otelde gördüğüm şey; sabah kahvaltılarında çıkan portakal suyunun ne kadar içersen iç kahvaltı dahilinde olmasıydı. Türkiye'de en lüks tatil köylerinde dahi portakal suyu malesef hep extra olur. O gün daha sonra sırasıyla Belediye Sarayı, Katedral, Tarihi İpek Borsası, Plaza de la Virgen Meydanı görüldü ve fotoğrafları çekildi.
(Valencia şehrine girdiğimizde yol boyunca caddelerin iki yanlarındaki Palmiye ağaçlarının sıklığı dikkatimi çekmişti. Gerçekten de Valencia, Palmiye ağaçlarının bolluğu ile ünlüymüş.)
(Valencia'daki tarihi Mercat Central yani Merkez Pazar. 1910 yılında inşasına başlanmış. Şu an taşıyıcı sistem çelik konstrüksiyon. Muhakkak ki bu taşıyıcı sistem çok sonra yapılmış. Ama çok başarılı. Binası ve içindeki havasıyla çok güzel bir yapı. İçine girince insanda alış veriş yapma ihtiyacı doğuruyor.)
(Mercal Central kapalı pazarında ben fotoğraf çekmek için makine ayarlarını yaparken, çocuklar ilginç buldukları çevreyi izlemekte.)
(Hüsniye güzel meyvaları görünce annelik duygusuyla torbaya doldurmaya başladı. Önce "kim yiyecek?" diye düşünürken, daha otobüsten inmeden çocuklarla bitirdik.)
(Valencia merkezinde gösterişli bir banka binası "Banco de Valencia"... Şehrin adıyla isimlendirilmiş ve İspanya'da önemli bir bankaymış. Binanın bulunduğu lokasyon da çok güzel.)
(Valencia'da beni kendine hayran bıraktıran bir bina kapısı süslemesi. Hayatımda gördüğüm en güzel bina giriş süslemesine sahip olan bu binayı zamanında Valencia'lı bir banker yaptırmış. Zaten bankerden başkasının güç yetireceği bir işçilik değil. Ama yine de ben bankeri, sanata verdiği önem yüzünden çok takdir ettim.)
(Valecia Katedrali, İspanyolca adıyla söylersek mübarek epeyce uzun oluyor, "La Catedral de Santa Maria de Valencia" . Bir de ikinci bir adı daha varmış o da "Iglesia Catedral Basilica". Her ikisi de Valencia'daki bu güzel katedralin adı. Köşesindeki çan kulesinin adı Micalet bir diğer adıyla Miguelete. Katedralin bu kapısı "Plaza de la Reina" meydanına bakıyor. Katedral'e girince ilk girilen ve dua edilen bölüm ücretsiz. Daha içerisiyse ücretli.)
(Valencia Katedrali gayet büyük bir yapı. Bu yüzden farklı yönde bulunan iki önemli meydana bakmakta. Bunlardan biri yukarıdaki fotoğrafta belirttiğimiz Plaza de la Reina Meydanı diğeri Plaza de la Virgen Meydanı. Bu görkemli kapı ve binanın bu yüzü Plaza de la Virgen meydanında bulunmakta.)
(Plaza de la Virgen meydanından muhteşem Valencia Katedrali cephesi)
(Günümüzün en ünlü mimarlarından Valencia doğumlu İspanyol Mimar Santiago Calatravas'ın modern mimari örneği "Ciudad de las Artes Y las Ciencias" kompleksi yani, "Bilim ve Sanat şehri. Kompleks 5 binadan oluşmakta.
1. Tiyatro, opera ve dans gösterilerinin sergilendiği Palacio de las Artes Reina Sofia 2.Üç boyutlu sinema gösterilerinin olduğu L'Hemisferic. 3. Uzay, botanik ve geçmiş tarihteki dinazorlar gibi farklı konuları teknolojiyle interaktif eğlenceli bir eğitim haline getiren Prince Felibe Science Museum müzesi. 4. Avrupa'nın en büyük akvaryumu L'Oceanografic, yüzlerce farklı cinsten binlerce deniz ve okyanus hayvanlarını barındırıyor. 5. El Umbracle fuarı.